Orhan Gencebay’ın “Yağmur Olsan” Şarkısının Yorumu


Doğadaki tüm canlı varlıklar, tüm maddeler ve maddelerin içindeki atomlar döngülerini tamamlayabilmek, hayatı oluşturabilmek ve ebediyete kadar sürdürebilmek amacıyla her daim birbirlerine doğru hareket halindedirler. Daha önce birbirlerinin varlığından haberleri olmasalar da, bir varolup sonra da aniden ortadan kaybolabilen bulutlarda konaklayan yağmur toprağa sırılsıklam aşıkken, toprak da yağmur için yanıp tutuşmaktadır. Sahip olduğu özelliklerden kopmadan, toprağın kendisini kabul edebileceği özelliklere bürünmeden onunla bir araya gelemeyeceğinin, gerçekleştireceği uzun, bir o kadar da kutsal yolculuğa çıkamayacağının bilincinde olan yağmurun daha toprakla temas eder etmez binlerce baloncuklara, damlacıklara, zerreciklere, bölünmesi, toprağın da yağmuru olduğu gibi kabul etmesi sonucunda öylesine bir etkileşim ortaya çıkar ki, bulutta sahip olduğu tüm özelliklerden uzaklaşan, yepyeni özelliklere bürünen, toprağın içinde kaybolan yağmur damlasının toprakla buluşması, toprağın bünyesinde barındırdığı minerallerin ayrışmasını, emilebilir kıvama gelmesini, taşlaşmaya mahkum olan tohumların çimlenmesini, kurumaya yüz tutan köklerin beslenmesini, gelişmesini, tetiklemesiyle açan türlü türlü çiçekler, yapraklar, meyveler yeryüzünü tüm canlıların yaşayabileceği muhteşem bir renk cümbüşüne, cennet gibi bir mekana dönüştürür. Güneş, ay, yıldızlar, bulutlar, evrendeki milyarlarca gezegen, milyarlarca galaksi birbirlerinin etrafında pervane gibi dönerek, dans ederek, ışınlarıyla yeryüzünü kah geceye kah gündüze çevirerek bu mucizevi olaya tanık olmanın, varlıklarıyla yer-ve gökyüzünün yaşayan tüm canlılar için ebediyete yaşayabilecekleri mekana dönüşmesine katkı sağlamanın keyfini çıkarırlar.


Şarkıların mutsuz aşk hikayelerinden bahsetmesi, dostlukların, arkadaşlıkların, aşk ile başlayan ilişkilerin, evliliklerin hüsranla sonuçlanması, hayatın tüm dünyada dertler yumağına dönmesi, kendisini herkesten üstün görmekle adeta sarhoş olmaktan, paraya, eve, arabaya, şan ve şöhrete sahip olmakla her şeyi, herkesi, hatta mutluluğu bile satın alabileceğine inanmaktan, hayatın temelinin sevmek olduğunu kavrayamamaktan, diğer(ler)inin kırılabilecek gönlü olduğunun farkına varamamaktan, mutluluğun da, mutsuzluğunda kendi elinde bulunduğunu anlayamamaktan, diğer(ler)ini eşit hak ve özgürlüklere sahip bireyler olarak görememekten, hayatın paylaşılabileceği, mutlu olabileceği iletişim ortamlarının kurulması için gayret göstermemekten, diğer(ler)inin onu mutlu etmesini beklemekten, diğer(ler)ini mutsuz ederek mutlu olabileceğini zannetmekten kaynaklanmaktadır.


Tüm evreni duygu ve düşünce dünyasına sığdırabilecek, anlayabilecek, anladığını sözel ya da fiziksel şiddet kullanmadan anlatabilecek, hayatı, tüm insanları sevebilecek olağanüstü yetilerle donatılmış olmalarına rağmen, tüm canlıların, tüm insanların aynı hamurdan yoğrulmuş olduğunu kavramayanlar, hayatını diğer(ler)inden üstün olduklarını kanıtlayabilecek deliller bulmaya adayanlar, kendilerine olağanüstü anlamlar yükleyerek diğerlerini yok varsaymaya meyledenler, her türlü melanetliğin diğer(ler)inden kaynaklandığını iddia etmeyi yaşam biçimi haline getirenler, kendileri eleştirildiğinde, sorumluluk söz konusu olduğunda burnundan kıl bile aldırmayanlar, hep haklı olduklarını iddia edenler, yağmur damlalarıyla topraktaki minerallere dönüşeceklerini, hayatının sona erdiği andan itibaren yeniden hayatın bir parçası olarak hayatın içinde işlevlerini sürdüreceklerini anlayamayanlar, önce kendine, sonra tüm insanlığa yabancılaşmış, yağmur olsa bile toprakla buluşabilme, yaşam kaynağı olabilme, kendini değiştirebilme, dönüştürebilme özelliğini yitirmiş, donuklaşmış, kaskatılaşmış, taşlaşmışlardır.


Yağmur Olsan


Yağmur olsan bir damlacık yağamazsın ki

Aşka benim gönlüm gibi bakamazsın ki

Sen sevmekten, sevilmekten anlamazsın ki

Sen sevmekten, sevilmekten anlamazsın ki

Gönlüm seni sevip nasıl kahrolmasın ki?

Gönlüm seni sevip nasıl kahrolmasın ki?

Ben mi yarattım aşkı, sevdayı, çileyi, derdi?

Ben mi yarattım aşkı, sevdayı, çileyi, derdi?

Bir yâr istedim yüce tanrımdan

Bak seni verdi

Bir yâr istedim yüce tanrımdan

Bak neler verdi

Verdi, verdi, verdi dert verdi

Dinlediğim her şarkı bir aşk hikâyesi

Anladım ki, bu dünya bir dert meyhanesi

Gelen içer, giden içer kaçmış neşesi

Gelen arar giden sorar "Sevda neresi?"

Kimse bilmez nedense bu meçhul adresi

Kimse bilmez nedense bu meçhul adresi

Ben mi yarattım aşkı, sevdayı, çileyi, derdi?

Ben mi yarattım aşkı, sevdayı, çileyi, derdi?

Bir yâr istedim yüce tanrımdan

Bak seni verdi

Bir yâr istedim yüce tanrımdan

Bak neler verdi

Verdi, verdi, verdi dert verdi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mütevelli

Bir Bireyin ve Bir Toplumun Varoluş Destanı Safahat

Mevlana'da Hakk'a ve Evrensel Barışa Erişim Yolu