Kayıtlar

Mustafa Saygılı’nın Aziz Hatırasına

Resim
  Mustafa Saygılı’nın Aziz Hatırasına Sevgiyle Oldukça Garip Bir O Kadar Da Hüzünlü Bir Doğum Günü Mesajı 13 Mayıs 2001 yılında doğdun. 13 Mayıs hem babanın doğum günü hem anneler günü idi. 4 Nisan 2025 saat 1900 sularında ise yakalandığın amansız hastalık nedeniyle vefat ettiğin anlarda, hayata gözlerini yummana kayıtsız kalmak istemeyen gökyüzü duygularını gizleyemiyor, üzüntüsünü sicim gibi yağmur damlaları ile açıkça gösteriyordu. 5 Mayıs sabah saat 7.30 civarında naaşını İzmir’e taşıyan uçaktan almak için kargo uçaklarının bulunduğu meydanda toplananlar kan çanağına dönen gözleri ve üzüntüden yere yığılanlar ise toza bulanmış giysileri ile seni kaybetmenin onlarda bıraktığı derin etkileri dışa vuruyorlardı. Sonra cansız bedenini taşıyan cenaze arabasının peşinden Menemen’deki gasilhaneye doğru yola çıktık. Kaderimizde gasilhanedeki teneşir tahtasının üstünde bembeyaz hale gelen bedenine su tutmak ve gözyaşı dökmek de varmış. Bir sonraki durağımız ise cenaze namazının kılınma...

Orhan Gencebay Kaderimi Çiziyorum Yorumu

 Yolunu, toplumu yoksulluğa, mutsuzluğa mahkum eden, kaderci anlayışı ayakta tutan düşünce kalıplarına, yasaklara meydan okuya okuya, hayatı cehenneme çeviren tüm güçlere isyan ede ede, hayatı yeniden yaşanılabilir hale getirebilecek düşünce yapısını inşa ede ede, el yordamıyla düşe kalka çizecektir. İnsanlığa değer vermeyen, toplumu mutsuzluğa mahkum eden, toplumun kanından beslenen güçlere karşı tek başına mutlu olma mücadelesi vermeye son derece kararlı olarak çıktığı bu yolculuk, bir yerleşim yerinden diğerine ulaşmayı amaçlamaktan ziyade, tüm insanlığın onbinlerce yıldır devam eden geçmişini şimdiki zamana, şimdiki zamanı gelecek zamana ve yeryüzünün tüm mekanları birbirine bağlayabilme sorumluluğunun gereğidir.  Yolda kendisine eşlik edebilecek, destek ve yardımcı olabilecek, serap gibi belli belirsiz ortaya çıkan, sonra da aniden kaybolan ümidinden başka hiçbir yoldaşı yoktur. Yolun nereye kadar devam edeceğine, yolculuğun nasıl geçeceğine, hedefe varıp varamayacağına, ...

Orhan Gencebay’ın “Yağmur Olsan” Şarkısının Yorumu

Doğadaki tüm canlı varlıklar, tüm maddeler ve maddelerin içindeki atomlar döngülerini tamamlayabilmek, hayatı oluşturabilmek ve ebediyete kadar sürdürebilmek amacıyla her daim birbirlerine doğru hareket halindedirler. Daha önce birbirlerinin varlığından haberleri olmasalar da, bir varolup sonra da aniden ortadan kaybolabilen bulutlarda konaklayan yağmur toprağa sırılsıklam aşıkken, toprak da yağmur için yanıp tutuşmaktadır. Sahip olduğu özelliklerden kopmadan, toprağın kendisini kabul edebileceği özelliklere bürünmeden onunla bir araya gelemeyeceğinin, gerçekleştireceği uzun, bir o kadar da kutsal yolculuğa çıkamayacağının bilincinde olan yağmurun daha toprakla temas eder etmez binlerce baloncuklara, damlacıklara, zerreciklere, bölünmesi, toprağın da yağmuru olduğu gibi kabul etmesi sonucunda öylesine bir etkileşim ortaya çıkar ki, bulutta sahip olduğu tüm özelliklerden uzaklaşan, yepyeni özelliklere bürünen, toprağın içinde kaybolan yağmur damlasının toprakla buluşması, toprağın bünye...

Orhan Gencebay’ın “Tanrı’ya Feryat” Şarkısı ve Yorumu

Hayatta  her şeyden çok aşka değer vermenin, aşkı hayata uygulamak için tüm gücüyle mücadele etmenin karşılığını sevgilisinin aşkına karşılık vermemesiyle,     akla hayale     gelmedik dertlere, envai çeşit darbelere maruz kalmakla oldukça acı bir şekilde deneyimleyen,     mutsuzluğun asla     kader olarak değerlendirilemeyeceği, mutsuzluğun insanların birbirlerine dostluk elini uzatmayı, birbirlerini beklentisizce sevmeyi başaramadıklarından kaynaklandığı düşüncesini savunan Orhan Gencebay,     maddi değerlerin baş tacı edilmesinin, aşkın toplumsal hayattan dışlanmasının nedenlerini sorabilecek, açıklayabilecek hiçbir muhatap bulamayınca, sevebilme yetisini     tüm insanların     duygu ve düşünce dünyasına nakşeden Tanrı’dan, insanların     maddi değerler peşinde koşmayı insan olma ve aşkı hayata uygulama yolunda yürümeye     tercih etmelerinin, birbirlerini sevmekten uzaklaşmalarının   ...

Orhan Gencebay “Sen de Haklısın” ve Yorumu

Haklı olmak insan doğasına özgüdür.    İnsan  yaşadığı her olayda kendini haklı görme eğilimindedir. Yaşamak,  yaşamını dilediği gibi şekillendirebilmek, dünyaya gelen her bireyin en kutsal hakkıdır. Hiç kimsenin diğerinin izni olmadan onun yaşam  alanına girmeye, hayatına karışmaya,  özgür iradesiyle verdiği kararlara müdahale etmeye,  zorbalıkla onu kararından vazgeçirmeye  hakkı yoktur.  Hak ettiğinden daha çoğunun istendiği, diğerlerinin haklarını gasp etmenin  kendisine tanınmış bir  hak olarak   değerlendirildiği toplumsal koşullarda, kendi hakkına razı olabilmek, diğerinin farklı olabilme hakkına saygı göstermek, hak ararken bile haksız duruma düşebileceğini göz önünde bulundurmak, bireysel sınırlarının nerede sona erdiğinin, diğerlerinin haklarının nerede başladığının,  toplumsal koşullardan şikayet etmek yerine gerek bireysel gerekse toplumsal sorunların ortaya çıkışında kendi payının, sorumluluğunun bulunduğ...

Cemal Safi’nin İpek Böceği Şiiri ve Yorumu

Aşağıdaki linke tıklayarak Mevlana hakkında yaptığım incelemeye erişebilirsiniz:  https://www.blogger.com/blog/post/edit/3959734586762523706/1345661096377127804   Sevgilisinin gönlüne     girebilmek     için   kozanın içinde yaşamaya,           böceğe, kelebeğe dönüşmeye, canından vazgeçmeye         eşdeğer     fedakarlıklar yapan, fakat bütün bunların     sevgilisinin kendisine olumlu bir karşılık vermeye yetmediğini       gören     şair,       isterse sevgilisinin kendisini  ipek böceği gibi           suda kaynatarak ipeğe dönüştürebileceğini, ipliğini       yumak haline getirebilmesi     için     sevgilisinin kirmanına tel olabileceğini, isterse kendisinden şal örebileceğini,     güzel tenini bu şal ile örtebileceğini,     duvak, tül     ya da yaşmak ...

Orhan Gencebay’ın “Bedensiz Aşk” Şarkısı ve Yorumu

  “Bedensiz Aşk”   Kendine  benzemeyen   renkleri görünmez hale getirmeyi,  bütün renkleri kendi rengine dönüştürmeyi, yok etmeyi marifet olarak gören,   kendi renginden başka hiçbir renge saygı göstermeyen karanlık anlayışa   karşı mücadele etmeden, farklılıkların   renk cümbüşü olarak yorumlanmasını sağlayabilecek aydınlanma ortamının kurulması için uğraş vermeden, inancına, yaşam tarzına  benzemeyenleri düşman olarak yaftalayan,   kendini yoğuran toplumsal bakış açısından,   ezberci anlayıştan sıyrılmadan,  hiçbir dayatmanın, zorbalığın giremeyeceği gönüle girmeyi, gönülde  kalabilmeyi hayatın anlamı olarak değerlendirmeden,   yeryüzündeki düşmanlıkları ortadan kaldırabilecek, tüm insanları barış içinde yaşatabilecek düşünce olgunluğuna erişmeden,   eylemleri ete kemiğe büründürmeden,  kendini tüm canlıların, tüm insanlığın bir parçası olara...